MANILA -Başkan Rodrigo Duterte’nin 2020 Terörle Mücadele Kanunu’nu imzalamasından bir gün sonra, 4 Temmuz’da, binlerce protestocu UP Diliman Üniversitesi Caddesi’ne yürüdü.
11479 Sayılı Cumhuriyet Kanunu’nun hükümlerine göre terörize edilmeyi reddeden çeşitli sektörlerden aktivistler; “gerçek teröristler”in Duterte, onun kabine üyeleri ve yasa tasarısını kaleme alanlar olduğunu belirtti.
Katılımcılar arasında, kendi tanımlarına göre, “İnsanların yaşamlarını tahrip eden Duterte virüsü”nden doğrudan etkilenen ilerici gruplar da vardı.
72 yaşındaki Elmer Cordero, Filipince yaptığı açıklamada “Terörle Mücadele Kanunu çöpe atılmalıdır. Pandeminin ortasında hükümetin yanlış öncelikleri en çok bizim gibi yoksulların en yoksullarını vurdu. Bu kanun geçmeden önce dahi, sıradan vatandaşlar olarak geçimimizi sağlayabilmek için mücadele ettiğimizde, topyekün polis şiddetine maruz kalıp suçlu muamelesi görüyorduk.” şeklinde konuştu.
Cordero, 2 Haziran’da karantina sürecinde faaliyetlerinin devam etmesi için eylem yaparken gözaltına alınan altı Piston taşımacılık grubu üyesinden biri. Cordero ve arkadaşları küçük bir hücrede bir haftaya yakın bir süre gözaltında kaldı. Çıktıklarında ise aralarından ikisinin Covid-19 testleri pozitif sonuç verdi.
Cordero, “Hala hayattayken mücadeleye devam etmeliyiz, şimdi geri adım atamayız” şeklinde konuştu.
LGBT hakları savunucusu Bahaghari grubunun üyeleri de eylemlere katıldı. Üyelerden bazıları 26 Haziran’da Manila’daki Onur Yürüyüşü’nde polis tarafından gözaltına alınan 20 kişinin arasındaydı.
23 yaşındaki Kalvin Morales, olayı Bulatlat’a anlatırken “Diğer üyelerimizin polis tarafından nasıl sürüklenerek polis araçlarına konulduklarını gördüm. Eylemimizin barışçıl olmasına ve sosyal mesafe kurallarına uymamıza rağmen zorbalıkla engellenip dağıtıldık” şeklinde konuştu.
Morales Bulatlat’a “Bu olaydan beri LGBT hakları savunuculuğum sadece güçlendi” açıklamasında bulundu.
Terörle Mücadele Kanununun geçmesiyle; Morales ve diğer LGBT aktivistleri, ayrımcılık ve her çeşit devlet baskısıyla mücadele etmek için daha da kararlı hale gelmiş. Morales, “Korkuyla sinmemeliyiz ve hep beraber mücadeleye devam etmeliyiz” diye ekledi.
Anakpawis eski temsilcisi Ariel Casilao, Duterte’nin yasa tasarısını “insanların öfkesinden korktuğu” için imzaladığı iddiasında ısrarcı.
Casilao, Duterte yönetiminin Covid-19 krizi sürecince beceriksizce davrandığı ve yetersiz kaldığı için insanların daha da öfkelendiğini söyledi. Casilao hala isyana teşvik suçlamasıyla karşı karşıya. 19 Nisan’da altı diğer gönüllüyle birlikte Bulacan bölgesinin Norzagaray şehrinde yoksullara yemek dağıtırken gözaltına alındı. Kişi başı 40,000 Filipin Pezosu kefalet ödedikten sonra serbest kaldılar.
Casilao, yeni yasanın itaatsizliği daha geniş anlamda yasa dışı hale getireceğini ve özellikle uzun süredir hakları ve geçimleri için mücadele veren çiftçi ve balıkçıları etkileyeceğini söyledi.
Hiciv dolu gösterileriyle tanınan sanatçı Mae Paner, hükümetin eleştirileri olumlu şekilde dinlemesi gerektiğini belirtti. Paner, “Sanatçının görevi eleştirmektir. Ben bir sanatçıyım. Ben terörist değilim” şeklinde konuştu.
Sivil Özgürlükler İçin Avukatlar’dan (Concerned Lawyers for Civil Liberties) Kristna Conti, yeni yasanın siyasi muhaliflere karşı kullanılacağı konusunda hemfikir.
Conti, “Duterte’nin Terörle Mücadele Kurulu, neyin teröristlik olarak etiketleneceğine ve kimin terörist olduğuna karar verecek tek mercii olacak” şeklinde konuştu.
Conti, 2020 Terörle Mücadele Kanunu’nun, özellikle 4. bölümden 8. bölüme kadar olan kısmın “en sorunlu” kısım olduğunu belirtti. Conti, “Hepinizi 2020 Terörle Mücadele Kanunu’nda kullanılan terimleri incelemeye davet ediyorum. ‘Kamu güvenliği’, ‘acil durum’, ‘ciddi tehlike’ ve kullanılan diğer ilgili terimler oldukça tehlikeli. Bu kanunun en sorunlu tarafı kullanılan dilin muğlaklığı ve fazla ‘geniş’ olması” diye belirtti.
Conti, yeni Terörle Mücadele Yasası kapsamında bir terör şüphelisinin, suçluluğu ispat edilmiş bir teröristten hiçbir farkı olmadığını belirtti. Conti ayrıca, yeni yasayla birlikte herhangi bir terör şüphelisinin gözetiminin ve tüm kişisel bilgisine erişimin yasal hale geldiğini söyledi.
Eylemcilerden biri olan 50 yaşındaki Lina Macaurog kendisini ‘bir aday’ olarak gördüğünü söyledi. Macaurog sıkıyönetim dönemini deneyimlemiş ve eski siyasi tutsakların organizasyonu olan SELDA üyesi bir müslüman.
Macaurog, Bulatlat’la yaptığı bir röportajda “Terörist olmayabiliriz ancak bu yasanın neyi amaçladığının farkındayız. Bu yüzden mücadele etmeye devam edeceğiz. Başkan Duterte uzun süredir Morolulara terörist muamelesi yapıyor” şeklinde konuştu.
Macaurog şu şekilde devam etti: “2020 Terörle Mücadele Kanunu sahip olduğumuz temel insan haklarını çiğniyor ve anayasaya da aykırı. Bizi terörizmden koruyup kollayacak bir katkı sağlamıyor. Bu yasa insanların arasında topyekün terör yaratacak aracın ta kendisidir.”
21 Temmuz itibariyle ilgili yüksek yargı organına yasanın iptali için ondan fazla başvuru yapıldı. Başvuranlar arasında hukukçular, bağımsız sivil toplum kuruluşları, kilise temsilcileri ve devlet güvenlik güçleri tarafından “komünist-terörist” olarak etiketlenmiş insan hakları savunucuları var. Bu gruplar yasanın devlet terörüyle eşdeğer olduğunu savunuyor.
Yasanın yürürlüğe girmesi Filipinler’deki en büyük medya kuruluşunun kapatılmasının hemen ardından gerçekleşti. Sıkıyönetim yıllarında aktivistlik yapmış olanlar mevcut durumun “Marcos diktatörlüğünü anımsattığını” belirtiyor.
Fotoğraf: Carlo Manalansan / Bulatlat