Yangon'da iki aydır her gün protesto eylemlerine katılan 24 yaşındaki bir STK çalışanı.
‘VPN kullanın, Signal* üzerinden organize olun, biber gazını temizlemek için Coca-Cola kullanın ve her şeyi filme alın.’
Myanmar'da, ordunun 1 Şubat'ta iktidarı ele geçirmesinden bu yana ülkenin her yerinde protestolar yapıyoruz. Her gün keyfi tutuklamalar ve şiddet ile halkı terörize eden polis ve askere meydan okurcasına yüzbinlerce insan sokaklara dökülüyor. Şu anda yaklaşık 550 kişi öldürüldü ve bunların çoğu gösteriler sırasında vurulan protestocular.
Yetkililer, mobil verileri ve kablosuz interneti belirli aralıklarla kapatmak da dahil olmak üzere, organize olmamızı engellemeye çalıştığından, hızlı, esnek ve yaratıcı bir şekilde örgütlenmek zorunda kaldık.
İlk başta, protestoları koordine etmek için Facebook gruplarını kullandık, ancak bu, polisin gruplara sızmasını ve organizatörleri hedef almasını çok kolaylaştırdı (bir çoğu yakalandı ve hapsedildi, bazılarıysa işkence gördü ve öldürüldü). Artık konumumuzu gizlemek, Signal ve Telegram gibi güvenli mesajlaşma uygulamalarını kullanarak iletişim kurmak için VPN kullanıyoruz. Ben grup kanallarında mesaj yayınlıyorum, çünkü bu gruplara ancak size kefil olan bir arkadaşınız tarafından eklendiğinizde girebiliyorsunuz. Bazı aktivistler daha da dikkatliler ve bilgileri, bir önceki kişinin kim olduğunu bilmeden, güvendikleri bir kişiden diğerine bir zincir halinde sadece kulaktan kulağa aktarmayı tercih ediyorlar. Bu şekilde biri yakalanırsa, yakalanan kişi başkaları hakkında bilgi veremiyor.
Genç aktivistler, ivmeyi sürdürmek için her gün yeni fikirler buluyorlar. Bugün insanlar cesareti temsilen her yeri kırmızıya boyuyorlar. Paskalya Pazarında yumurtaların üzerine protesto sloganları boyadılar. Geçen ay, Uluslararası Kadınlar Günü için, kadınların eteklerini direklere ve çamaşır iplerine astılar çünkü polis memurları ve askerler de dahil olmak üzere erkekler eteklerin güçlerini ellerinden alacağından korkarak altlarından geçemeyecek kadar batıl inançlılar.
Sokaklarda ki gösterilerde, öndeki insanlara plastik mermilerden korunmaları için derme çatma kalkanlar ve biber gazından korunmaları için gaz maskeleri sağlıyoruz. Ön safların arkasında bir ekip, biber gazı kutularını su ve ıslak battaniyelerle etkisiz hale getirmekten sorumlu. Gözümüze biber gazı kaçtığında, yıkamak için en etkili şeyin Coca-Cola olduğunu öğrendik.
Bazen polisi yüksek seslerle korkutmak ve dikkatini dağıtmak için havai fişek kullanıyoruz ve saklanmak amacıyla duman çıkarmak için lastik yakıyoruz. Sokakları barikatlarla kapatıyoruz. Bunların hepsi bir dereceye kadar işe yarıyor, ancak bazen yapabileceğimiz tek şey kaçmak - polis ve askerler gerçek mermi kullanıyor ve kendimizi onların silahlarına karşı korumak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Generallere halktan hiçbir destek yok. Devlet medyası aracılığıyla propaganda yapıyorlar, ancak hepsi saçma yalanlardan ibaret; izlemesi garip çünkü herkes gerçeği biliyor. Aynı zamanda bağımsız medyayı yasakladılar ve gazetecilere baskı uyguladılar. Bu yüzden, yaşananları telefonlarıyla kaydeden yurttaş gazetecilere güvenmek durumundayız. Bu insanların bir çoğu şimdi gözaltında, ancak her zaman daha fazla insan öne çıkıyor. Haber ajansları, bizim sosyal medyada paylaştığımız bu sıradan insanların videolarına ve fotoğraflarına güvenmeye başlıyor.
Atinalı bir aktivist ve akademisyen.
‘ Bir grup oluşturun ve birbirinizden kopmayın, yüzünüzde maske olsun, arkanızda grafiti izi bırakın, kanıt toplayın ve pes etmeyin.’
Yunanistan, son bir yıldır ulusal düzeyde açılıp kapanmakta, ki mevcut kapanma beş aydır devam etmekte. Sivil özgürlükler ve hareket özgürlüğü, gece sokağa çıkma yasağı gibi bir dizi acil durum önlemiyle önemli ölçüde kısıtlanmış durumda. İnsanlar, ilgili izleme kurumuna bir SMS gönderdikten sonra ancak sınırlı bir süre için ve belirli bir nedenle evlerinden çıkabiliyor. Polis, pek çok görevi kötüye kullanma olayına yol açan bu tedbirleri aşırılıkla uygulamakla suçlandı.
Aynı zamanda hükümet, akademik kurumları kontrol etmek için halk tarafından kabul görmeyen yasaları geçirdi ve protesto özgürlüğünü anayasaya aykırı olarak suç saydı. Polisin, daha fazla KKD (Kişisel Koruyucu Donanım) isteyen sağlık çalışanlarından faşizm karşıtı / demokrasi yanlısı eylemlere ve son öğrenci protestolarına kadar her türlü protestoya tepkisi, sıfır tolerans ve çoğu zaman aşırı şiddet kullanımı oldu.
Polis şiddeti ve zulmü, Yunanistan'daki polis gücünün kurulduğu zamana kadar uzanmaktadır. Alexandros Grigoropoulos cinayetinin tetiklediği 2008 Aralık ayaklanmalarından bu yana, giderek daha fazla ekipman temin eden Yunan polisi militarize bir güce dönüşmekte. Polis şiddeti büyük ölçüde yasal incelemeden muaf.
Çevik kuvvet polisi 2010 yılında Atina'da gösteriler sırasında yaşlı bir adamı dövdü. (Fotoğraf: Creative Commons)
Yunanistan'da halk protestoları direnişin merkezinde olmaya devam ediyor. Protestolar, ana akım medyanın devamlı görmezden geldigi konuların (mülteci hakları, polis şiddeti, iklim krizi, LGBTQ veya tutuklu hakları) görünür bir hale gelmesi için, geride graffiti izleri bırakarak, kentsel bir arşiv oluşturuyor.
Aktivistler, gittikçe artan oranda çevrede yaşayanlar ve yoldan geçenler, polis şiddeti olaylarını, sosyal medya ve bağımsız medya aracılığıyla paylaşmak için, telefonlarıyla filme alıyor. Son aylarda yaşanan bir dizi şiddet olayı, vatandaşların sosyal medyada bu görüntüleri paylaşmasının ardından ulusal medyanın bu görüntülere ilgi göstermesiyle kamuoyuna ulaştı. Tutuklananlar yalan ithamlarla polise saldırmakla suçlandıklarında, sosyal medya videoları genellikle mahkemede faydalı oluyor.
Kitlesel protestolarda, polis saldırısı durumunda ana taktik mümkün olduğunca blok halinde birbirine yapışmak ve düzenli bir şekilde geri çekilmektir. Bazı durumlarda protestocular, insanların geri çekilmelerine fırsat vermek için polisi geri püskürtmeye çalışır. Kısa bir süre önce, üyelerinden birinin yasadışı bir şekilde polis tarafından gözaltında tutulduğunu ve günlerce ağır dayağa maruz kaldığını gören bir siyasi kolektif, polise karşı toplu olarak dava açmaya karar verdi.
Polis şiddeti, var olan bir çok şiddet türünden sadece bir tanesi. Hak mücadelesi gruplarında yer alan aktivist ve akademisyenlerin araçlarına izleme cihazları yerleştirmenin yanı sıra aktivistler isimleri ve plakaları yayınlanarak hedef gösterildi. Direnişin en önemli hareketlerinden biri paniğe kapılmamaktır, tam tersi bu uygulamaları paylaşmak, sosyal ve politik olarak mücadeleye devam etmektir.
İnsanlar yakın zamanda Signal gibi güvenli iletişim ağlarına katıldılar ve güvenlikleri söz konusu olduğunda daha dikkatli davranmaya başladılar. Sokağa çıkarken yüzünü örtmek ve biber gazından korunmak için çoğu insan şal takıyor. Yanmayı azaltmak için de Maalox veya Riopan gibi mide antiasitleri kullanıyorlar.
Yunanistan'daki aktivistler korktuklarında bile pes etmemeleri gerektiğini biliyorlar. Kırık bir kemik, kırık bir bilinçten daha hızlı iyileşir. Bu öylesine söylenmis bir söz degil; 27 yaşındaki Vassilis Maggos gibi insanlar geçtiğimiz yıl Yunanistan'da polisin darp etmesi sonucu hayatını kaybetti. Yine de, adalet için toplu seferberlik, polis şiddetine karşı durmanın en etkili yollarından biri ve sistemik çöküntüye karşı en iyi çarelerden biridir. Polis suistimali korkusu ifade özgürlüğüne karşı kazanırsa ve sosyal diyalog içinde normalleşirse, o zaman otoriterliğin zaferinden bahsediyoruz demektir.
Jasson Perez, Amerika Demokratik Sosyalistlerinin Afro-Sosyalistleri ve Beyaz olmayan Sosyalist üyeleriyle birlikte çalışan bir ilga savunucusu (abolition organiser).
"Sokak protestolarının amacı sokakları kontrol etmektir - polisle koordinasyon içinde olmayın, onları durdurun."
Daha önce hapsedilmiş biri olarak, yaklaşık 20 yıldır ABD'de polis karşıtı, hapis karşıtı örgütlenmenin içindeyim. 2014'te Missouri, Ferguson'da Michael Brown'ın bir polis memuru tarafından öldürülmesinin ardından artan sokak protestoları her zaman bu mücadelenin önemli bir parçası olmuştur.
Uzun ömürlü hareketlerin nasıl inşa edileceği örgütleyenler için önemli bir husustur. Kitlesel protestolar genellikle kendiliğinden patlar, ancak güçlü hareketler inşa etmek için polisi finanse etmeyi durdurmak veya polise karşı doğrudan eylem benzeri sürekliliği olan kampanyalara ihtiyacımız var. Evet, bu kampanyalar örgütlenmeler içinde kök salmalıdır ama aynı zamanda herkese açık olmalıdır. Bu tür kampanyalar, gerek düzenli bir doğrudan eylem eğitim programı yürütmek gibi taktikler açısından, gerekse polis şiddeti ile kapitalizm veya iklim değişikliği arasındaki bağlantılar vb. daha geniş politik eğitim sunma açısından , hareketleri uzun vadede güçlendirmemizi sağlayabilir.
Washington DC'deki protestocular, Haziran 2020'de "polisi finanse etme" kelimesinin etrafında yere uzanmışlar. (Geoff Livingston / Flickr)
Sokak protestolarının amacının sokakları kontrol etmek olduğuna inananlardanım. Polisin sokakları kontrol etmesine izin vermek ve onlarla uyumlu olmak için orada değiliz. Polisle koordine olduğunuz anda kitlesel sivil itaatsizlik yapmıyorsunuz, bir performans sergiliyorsunuz.
Strateji açısından, grevlerin işyerlerini veya iklim protestolarının fosil yakıt altyapısını kapatmayı amaçladığı gibi, ilgacılar da polis ve polis karakollarını protestolarının hedefi haline getirerek polis karakollarını kapatmayı hedeflemelidir.
Protestolarda polis şiddetine direnmenin ipuçları açısından, bir taktik diğer protestocuların tutuklanmasını önlemeye çalışmak olabilir. Arkadaşlarınızdan biri yakalandıysa ve özellikle polis şiddet uyguluyorsa, ilk işiniz, olabildiğince çok insanın arkadaşınızla polis arasına girmesini sağlamaktır. Daha sonraki talep polisin yakaladıkları göstericileri serbest bırakması için polise olabildiğince fazla baskı uygulayabilmek amacıyla 'bırakın gitsinler, bırakın gitsinler' sloganları atan daha fazla insanın polisin etrafını sarması. Tutuklamaların önüne geçilmesi pratik gerektirir, başarılı olmasının tek yolu pratiktir.
Riya Al’Sanah, Filistinli bir araştırmacı ve Who Profits Araştırma Merkezi'nde araştırma koordinatörü.
"Polisi içinde bulunulan bağlam üzerinden değerlendirin, kesişimsel(intersectional) bir kitle hareketi inşa edin ve umudunuzu kaybetmeyin."
Filistin 48'de, yani bugünkü İsrail sınırları içinde kalan Filistin topraklarında, yaklaşık iki milyon Filistinli yaşıyor. Burada bizi yöneten İsrail yerleşimci-sömürge devletinin güvenlik kolu olan İsrail polisi. Batı Şeria ve Gazze'yi askerler yönetiyor. Filistin 48'de şiddeti artırmak ve Filistinlileri bastırmak için İsrail polisi iki ayrı şekilde hareket ediyor. Birincisi, son beş altı yılda gittikçe artan toplum içi şiddeti teşvik etmek için Filistin toplumu içinde silahların yayılmasını kolaylaştırmaktır. Diğeri ise ırkçı polislik uygulamalarında Filistinlileri hedef almaktır. Sadece birkaç gün önce Hayfa'da yaşayan zihinsel sağlık sorunları olan 33 yaşındaki Munir Anabtawi, annesinin Munir’i hastaneye götürmesine yardım etmeleri için çağırdığı İsrail polisi tarafından vuruldu. Anabtawi sırtından üç, göğsünden iki kere olmak üzere beş kez vuruldu. Bakıma muhtaçtı ama bunun yerine İsrail polisi tarafından öldürüldü. Bu münferit bir olay değil. 2012-2017 arasında İsrail nüfusunun sadece % 20'sini oluşturmalarına rağmen İsrail polisi tarafından öldürülenlerin % 70'i Filistinliydi.
Hareketin şu anda yaptığı şey, bu sayıları bir bağlama oturtmak ve siyasallaştırmak. Polis reformlarından bahsetmiyoruz. Polis deyince, kontrolü altında yaşadığımız İsrail yerleşimci-sömürge devletinin doğasında olan, Filistinlilerle - sadece Filistin '48'de değil, Batı Şeria ve Gazze'de de - ilişki kuran ve onları kontrol edilecek, gözetim ve baskı altında tutulacak bir grup olarak algılayan bir kurumdan bahsediyoruz. Polis bizi asla korumayacak. İsrail devleti de bize asla adalet sağlamayacak. Öyleyse soru şu: Kendimizi korumak için kendi kurumlarımızı ve yapılarımızı nasıl inşa edebiliriz? Bu, Filistin siyasi liderliğinin bazı kesimlerinin son 20 yılda geliştirdiği devletin yörüngesine entegrasyon eğilimden oldukça farklı.
Kudüs'teki İsrailli polis memurları. (Creative Commons)
Bugün hareket, sadece kendimizi burada ve şimdi korumak için değil, aynı zamanda daha özgür ve daha adil bir gelecek inşa etmek için alternatif siyaset yapma ve güç inşa etme yolları geliştirmeye çalışıyor. Bu örgütlenmelerin çoğu, son iki aydır halka açık toplantıların ve haftada bir büyük gösterilerin yapıldığı Umm al-Fahm şehrinde gerçekleşiyor. İlginç olan, bu süre zarfında şehirdeki şiddet seviyesi büyük ölçüde azaldı.
Örgütleyiciler için üç tavsiyem var. Birincisi, polis şiddetinin kökenlerine ilişkin analizinizi, polislik kurumunun ötesine, devlete doğru genişletmektir. İkincisi, polis şiddetinin çok katmanlı doğasına ve bunun ırk, sınıf ve cinsiyetle nasıl kesiştiğine dikkat eden bir kitle hareketi inşa etmektir. Üçüncüsü, umudu mücadelemizin merkezine oturtmaktır. Biz sadece hayatımızı sefalet haline getiren baskıcı ve sömürücü yapıları yıkmak için değil, daha iyi bir gelecek inşa etmek için mücadele veriyoruz. Polis şiddetine direnmek ve polis şiddetinin sonlandırılması çağrısı bu sürecin bir parçasıdır.
Gbenga Komolafe, Nijerya Kayıt Dışı İşçiler Örgütü Federasyonu (FIWON) genel sekreteri.
Nijeryalı polis memurları. (AU-UN IST FOTOĞRAF/ Tobin Jones)
"Polis şiddetini ifşa için sosyal medyayı kullanın ve protestocuları desteklemek için para toplayın."
Hatırlayabildiğim kadarıyla, polislerin ateş açması ya da kontrol noktalarında sivillere zarar vermesi gibi polis şiddeti olayları, Nijerya'da günlük yaşamın bir parçası ola geldi. Nijeryalıların çoğunluğu için kötüleşen ekonomik koşulların yanında, ülkenin kötü şöhretli polis birimi olan Hırsızlıkla Mücadele Özel Birimi (Special Anti-Robbery Squad veya SARS)’nin suistimalleriyle ilgili yeni ifşaların çıkmasıyla , geçen yıl Ekim ayında hem SARS'a hem de ekonomik eşitsizliğe karşı büyük bir protesto hareketi patlak verdi.
#EndSARS (#SARSıSonlandırın) protestolarının kendisi daha sonra eşi benzeri görülmemiş bir devlet şiddetine sahne oldu. 20 Ekim'de, Lagos'taki Lekki gişelerinde oturan genç protestocular, askeri araçların her iki çıkışı da kapatması ve ateş açması sonucu katledildi. Ertesi gün, Lagos'ta ve ülke genelindeki eyaletlerde yüzlerce kişi daha öldürüldü. Hükümet katliamı inkar ederken, yaşanan vahşet ülke çapında yoğunlaşan protestolara yol açtı. Protestolar esnasında büyük miktarlarda Covid-19 yardım malzemesi istifleyen önde gelen politikacıların evleri ve depoları öfkeli protestocular tarafından saldırıya uğradı ve yağmalandı.
SARS’i sonlandırın protestosu, Lagos. (Creative Commons)
Ancak Nijerya'daki protestocuların tarafında olan önemli şeyler var. Biri sosyal medya. Şiddetin fotoğraflarını ve videolarını cep telefonlarıyla kaydedip Facebook, Instagram ve Twitter'a yükleyen binlerce genç, polis şiddetinin ortaya çıkmasında önemli rol oynadı. Dahası, videolar hükümetin yalanlarını, Nijerya siyasi sınıfını tamamen gözden düşürecek kadar ortaya döktü.
Protesto hareketini sürdürmede kadınların, özellikle de çoğu yurtdışında yaşayan Feminist Koalisyon'un rolünü vurgulamak çok önemli. Koalisyon, yemek servisi, tutuklananlar için adli yardım ve yaralıların hastane faturalarının ödenmesi de dahil olmak üzere göstericileri desteklemek üzere yüz binlerce dolar topladı.
Birleşik Krallık'taki polis şiddeti açıkça Nijerya'daki durumdan çok farklı olsa da (Nijerya'daki polis çok daha acımasız ve çok daha fazla yozlaşmış), buradaki deneyimde mücadeleyi sürdürmek için neyin gerekli olduğuna dair önemli dersler var.
Claudia Mendez, Ekim 2019'da başlayan protestolara katılmış bir aktivist.
Polis 2018'de Şili'de bir protestoda. (Creative Commons)
‘ Rolleri belirleyin ve koordine edin, biber gazı bombalarını etkisiz hale getirin, tuğlaları toplayın ve barikatlar kurun.’
Polis şiddeti, 18 Ekim 2019'da öğrencilerin başını çektiği 'Estallido Social' protestolarının ardından zirveye ulaştı ve şu anda hala görmekte olduğumuz şiddeti tetikledi. Ama yoksul sınıflara yönelik polis tacizi her zaman olmuştur. Estallido Social bu suistimali daha da belirgin hale getirdi: binlerce kişi plastik mermiler yüzünden gözlerini kaybetti; 40 kişi öldü; binlercesi tutuklandı. Ayrıca toprakları militarize edilmiş Mapuçe halkına karşı korkunç bir polis şiddeti uygulanmakta.
18 Ekim'i birçok faktör tetikledi. Derin bir ekonomik eşitsizlik var: temel hizmetlerin özelleştirilmesi, düşük ücretler, sosyal konut, kamu eğitimi ve kamu sağlık hizmetleri ile ilgili birçok sorun. Ayrıca birçok çevresel sorun da var: doğal kaynakların sömürülmesi, ormansızlaştırma, su kıtlığı.
Bu, siyasi partilerden hoşnutsuzlukla ilgili bir işçi sınıfı hareketi. Çok radikal, güçlü bir genç aktivist grubu var, Santiago'nun merkezindeki "Plaza de la Dignidad"daki "La Primera Línea" [ön cephe] protestocuları. Polisle yakın dövüşerek sürekli bir direniş sürdürdüler. Bu sayededir ki şu an barışçıl bir şekilde protesto etmek mümkün.
Şili'deki bir protestoda çevik kuvvet polisi. (Simenon/Flickr)
Yeni koordinasyon biçimleri söz konusu: insanların farklı görevleri var, örneğin bazıları biber gazı bombalarını devre dışı bırakmaktan, diğerleri tuğla toplamaktan sorumlu. Kendiliğinden gelişen bir organizasyon da var gibi görünüyor. Santiago'nun çeperinde, yoksul kesimlerde, gençlerin polisi beklediği ve polisle çatıştığı birçok barikat var.
Yaklaşan seçimlerde, insanlar yeni anayasayı yazacak olan sözde "bileşenler"e oy verecek - ki bu Estallido Social için bir zafer olarak düşünülebilir. Ancak bağımsız adayların içeri girmesi çok zor olduğundan birçok kişi bunu bir taviz olarak görüyor. Seçimle ilgili çok fazla güvensizlik ve hoşnutsuzluk var, bu yüzden bir direniş stratejisi olarak boşuna olabilir. Belki de pandemiden sonra başka bir Estallido Social’in ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.
Juan David Páramo, 2019'dan beri protestolarda aktif olan ve özellikle polis şiddetine karşı Eylül 2020 protestolarında yer almış sağlık gönüllüsü.
Kolombiya'nın özel çevik kuvvet polisi ESMAD, Bogota'da. (Creative Commons)
‘ Taktiklerinizi, mitingleri, toplantıları, grevleri, çatışmaları, barikatları ve otoyol işgallerini içerecek şekilde çeşitlendirin.’
Kolombiya son zamanlarda kamusal yaşamın militarizasyonuna ve eleştirel sesleri susturmak için devlet yapılarının kullanıldığına tanık oldu. Bu politikaların düşmanları gençler ve kurulu devlet düzenini eleştiren herkes. Bu bağlamda, cinayetler ve görevin kötüye kullanımı nedeniyle ciddi eleştirilere maruz kalan bir kamu düzeni konuşlandırma gücü ESMAD [Mobile Anti-Disturbances Squadron (Mobil Rahatsızlıkla Mücadele Filosu)] oluşturuldu. Amacı, kamuoyundaki huzursuzluğu bastırmak.
Polis şiddetine direnme stratejiler açısından, mitingler, toplantılar, grevler, 'tropeler' [polisle çatışmalar], barikatlar ve otoyol işgalleri gibi eylemlerden oluşan "toplu eylem repertuarına" sahibiz. Şu anda gördüğümüz şey, daha önceki protestoların, 1977 sivil grevinin, devlet üniversitelerindeki kavgaların doruk noktası. Bu deneyimlerin tümü, hareketi savunmak ve güçlendirmek için kaynaklar.
Kolombiya polisi eğitim tatbikatında. (Creative Commons)
Hareketi polis saldırılarından korumak amacıyla yakın zamanda 'los escudos azules' [mavi kalkanlar] adlı bir grup kuruldu. Bunlar kendilerini örneğin biber gazı nedeniyle göz travması yaşamaktan korumak için kukuleta takan gençler; benzer koruyucu kıyafetler giyen protestocuların sayısı giderek artıyor. Hareketin Kolombiya'daki çiftçi ve yerli direnişinden aldığı stratejisinin bir diğer önemli yönü de insan hakları, iletişim ve sağlığı kapsayan “ekiplere” sahip olması.
İnsanlar polisle yüzleşmekten daha az korkmaya başlayınca şiddet tırmanıyor. Çoğu zaman, protestocular taş atıyor, ardından ESMAD geliyor ve çok sayıda can alan pelet ve cam içeren mermiler atıyor. Diğer zamanlarda protestocular molotof bombası atıyor. Bu elbette riskli, ancak bu riski neyle karşı karşıya olduğunuza göre değerlendirmeniz gerekir. Protestocular bu taktiklere polis aşırı şiddet uyguladığında genellikle özsavunma için ihtiyaç duyuyor.
* Signal, Whatsapp benzeri, şifreli bir mesajlaşma servisi.