Sayın Genel Sekreter Guterres, Yüksek Komiser Bachelet ve Başbakan Nagamootoo,
ABD destekli ekonomik yaptırımlar, yaklaşık otuz ülkede insanlığın neredeyse üçte birini etkiliyor. Bu yaptırımlar bu ülkelerin servet üretme, döviz kurunu dengeleme ve halkı için temel insani ihtiyaçları sağlama yeteneklerini kısıtlayarak, küresel pazarlara erişimlerini engelleyerek, dile getirilmeyen ölümlere ve yıkıma neden oluyor. Amerika Birleşik Devletleri, on yıllardır, finans ve diplomasi alanındaki kayda değer kurumsal gücünü, küresel politik ve ekonomik gündemine uymayan ülkeleri boğmak için kullandı. En dramatik örnek, BM Genel Kurulu'nun her yıl ablukayı kaldırma yönünde oy verdiği ama altmış yıldır ablukaya maruz kalan Küba. Yaşadığımız dönemde, İran ve Venezuela'ya yönelik tek taraflı (birincil ve ikincil) yaptırımlar bu ülkeleri istikrarsızlaştırdı ve her iki ülkede de sağlık, eğitim, beslenme ve genel yaşam kalitesinin bozulmasına yol açtı. İlerici Enternasyonal üyeleri, uluslararası toplumu ve kuruluş Şartı’nın gereği olarak Birleşmiş Milletler’i, bu otuz ülkenin, yaptırım politikası yoluyla ABD tarafından engellenmeden dünyayla egemen ilişkilere sahip olma hakkını yeniden kurmak için acil eylemde bulunmaya çağırıyor.
Küresel salgın bağlamında bu yaptırımların zayıflayacağını düşünmüştük; ancak aksine ABD, İran ve Venezuela'ya yönelik yaptırımlarını sıkılaştırdı ve bu ülkelerin sağlık ve refah kurumlarını geniş kapsamlı bir saldırıyla vurdu.
23 Mart 2020'de Genel Sekreter Guterres "küresel ateşkes" çağrısında bulundu, "virüsün hiddeti, savaşın aptallığını gösteriyor" dedi. Bu çağrı, Yemen ve Afganistan'daki gibi askeri çatışmalara karşı olmanın yanı sıra, aracı tek taraflı (birincil ve ikincil) yaptırımlar olan melez savaşa [hybrid war] da dairdi. Genel Sekreter’in sözleri yok sayıldı.
Geçtiğimiz birkaç ay boyunca, çeşitli BM özel raportörleri ve Yüksek Komiser Bachelet, yaptırım politikasına son verilmesi çağrısında bulundu. Genel Sekreter Guterres'in çağrısının ertesi günü, Yüksek Komiser Bachelet, “Bu kritik zamanda, hem küresel halk sağlığı nedenleriyle hem de bu ülkelerdeki milyonlarca insanın haklarını ve yaşamlarını desteklemek için sektörel yaptırımlar hafifletilmeli veya askıya alınmalı. Küresel bir pandemi bağlamında, bir ülkedeki tıbbi çabaların engellenmesi hepimiz için riski artırıyor” dedi.
3 Nisan 2020'de, Başbakan Nagamootoo başkanlığındaki G-77 ve Çin, “77 Grubu ve Çin, bu noktada, tek taraflı zorlayıcı ekonomik önlemlerin yasalaşmasının ve uygulanmasının, bu devletlerin, pandemi karşısında etkili bir şekilde yanıt verme kapasitesine, özellikle de nüfuslarını yeterli bir şekilde tedavi etmek üzere tıbbi ekipman ve malzeme edinmelerine olumsuz bir etkisi olacağını düşünüyor. Nihayetinde, bu önlemler, aynı zamanda, uluslar arasında hakim olması gereken temel işbirliğini ve dayanışmayı da etkiler. Bu nedenle, uluslararası toplumu, gelişmekte olan ülkelere karşı tek taraflı zorlayıcı ekonomik önlemlerin kullanımını ortadan kaldırmak için acil ve etkili önlemler almaya çağırıyoruz” diyen bir açıklama yayınladı.
Ocak 2019'da Venezuela'da darbe girişimi olduğunda, yaptırımların olumsuz etkilerinden endişe duyan BM Özel Raportörü Büyükelçi Idriss Jazairy, “Bu yaptırımların Venezuela'daki hükümeti değiştirmeyi amaçladığına dair haberler duymaktan özellikle endişe duyuyorum. İster askeri ister ekonomik olsun baskı, egemen bir devlette, hükümette değişiklik yapmak için asla kullanılmamalıdır. Seçilmiş bir hükümeti devirmek için dış güçler tarafından yaptırımların kullanılması, uluslararası hukukun tüm normlarına aykırıdır” dedi.
İlerici Enternasyonal üyeleri olarak şunları öneriyoruz:
İlerici Enternasyonal olarak, bu talebe yanıtınızı bekliyor ve BM Şartı'na taahhütümüzü yineliyoruz.